Kadınlar ve hukuk arasındaki köprü: KAHDEM

Kadınlar ve hukuk arasındaki köprü: KAHDEM

http://www.mavidefter.org/anasayfa/content/view/226/55/

Kadınlar ve hukuk arasındaki köprü: KAHDEM

Kadınlarla hukuk arasındaki uçurumu biraz olsun kapatmak amacıyla 2007’nin 8 Mart’ında kuruldu Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM). Yüzlerce kadının internet üzerinden destek aldığı KAHDEM’i, kadınların adalete ulaşmada karşılaştıkları sorunları ve yeni kurulan derneklerini Av. Habibe Yılmaz Kayar’la konuştuk.

 

Özgür YURTTAŞ

 

KAHDEM internet üzerinden kadınlara hukuki destek sunan bir proje. KAHDEM hangi ihtiyaçtan yola çıkılarak oluşturuldu ve nasıl ortaya çıktı?

 

Kadınların adalete ulaşmakta ciddi sorunları bulunuyor. Bunun sebebi öncelikle ekonomik yetersizlik ve olanakları kullanma haklarının sınırlanması…

 

 

Kadınlar ayrıca bilgiye ulaşma ve bilgiden yararlanma konusunda da sorun yaşamakta. Hukuksal olanaklar için bir avukata gitmek, önce olanaklardan haberdar olmak ve bir hukukçu ile birlikte var olan durumu değerlendirmek için bu yolu temin edecek olanaklar ve işleyiş mekanizmaların varlığını gerekli kılıyor. Yine sıklıkla yaşanan şiddet ve eşe ekonomik olarak bağımlı olmak daha başta engelleyici bir durum yaratabiliyor.

 

 

Bütün bu olumsuz koşullar içinde mağdurların bir hukukçuya ulaşması ancak çok ciddi bir hukuksal sorun olduğunda düşünülüyor. Oysa bu mekanizmaların rahat ve ulaşılabilir olması belki de aslında sorun olmadığı düşünülen birçok sorunun da farkına varılmasını temin edebilecektir.

 

 

Kısacası hem sorun çıkmadan hem de sorun sonrasında doğru değerlendirme için bir avukatla kadınların karşı karşıya gelebilmesi çok önemli bir ihtiyaç olarak görülmelidir.

 

 

Her ne kadar baroların adli yardım servisleri danışanlara destek oluyor ise de bu, genellikle dava aşamasında olmakta, daha önceki aşama hukukçulardan destek almadan geçirilmekte… Kaldı ki bazen de danışanın mali durumu adli yardım almasına uygun olmamakta.

 

 

Ayrıca kadın sorunları konusunda birçok STK faaliyet göstermesine karşılık, niteliği gereği kadınların hukuksal sorunları konusunda özelleşmiş etkinlik gösterecek yapı, kurum, kuruluş ve mekanizmaya duyulan ihtiyaç da gözetilerek Türk Hukuk Sitesi Kadın Hakları Çalışma Grubu, KAHDEM projesini geliştirdi.

 

 

Bir hukukçuya ulaşmanın yollarından biri de iletişim çağının olanaklarından yararlanmak. KAHDEM internet aracılığı ile kadınların ulaşımına açık, kolay ve ulaşılabilir bir destek merkezi olmuştur.

 

 

Böylece kadınların genel olarak haklardan ve hukuksal olanaklardan haberdar edilmesi, en önemlisi de hukuksal sorunların bir hukukçunun yardımı ile çözümlenmesi gerekliliği vurgulanmıştır. KAHDEM mesajlarının hemen hepsine mutlaka bir avukattan yardım alması, mali durumun elverişli olmaması durumunda baroların adli yardım servisine başvurma önerilmektedir.

 

 

KAHDEM aynı zamanda kadına yönelik pozitif bir ayrımcılık projesi olarak da hayata geçti. Yeri gelmişken söylemeliyim ki Türk Hukuk Sitesi dışarıdan soru alan bir danışma sitesi değildir.15 bin üyesi olan, meslektaşlar arası dayanışmayı hedefleyen, üyelik esasına ve referans sistemine dayalı olan, son derece sıkı koşulları ve kuralları olan on yıllık bir sitedir. İlk defa kadınlar için böyle bir pozitif ayrıcalık uygulandı ve 2007’nin 8 Mart’ında Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) adı altında kurulduk. KAHDEM 11 aylık çok yeni bir proje.

 

Nasıl bir işleyişi var KAHDEM’in. Kaç hukukçu yer alıyor bu birimde ve erkek hukukçular da var mı?

 

 

Şu anda KAHDEM çalışma grubunda 21 gönüllü avukat aktif olarak yer alıyor. Ayrıca çalışma grubu üyesi olmayan destekçi üyelerimiz var. Son olarak da Kadın Hakları Çalışma Grubu bu projenin önemli destekçileri.

 

 

İşleyiş konusunda özel bazı ilkelere ihtiyaç duyulmaktadır. Kadınların adalete ulaşmalarının önündeki engellerden arındırma düşüncesi ile KAHDEM’e soru soran konukların/katılımcıların kimlik açıklama zorunlulukları bulunmamaktadır. Hangi ülke ve şehirden yazıklarını bildirmek zorunda da değil. Destek isteyen kadın kimlik ve hayatına ilişkin hiçbir bilgiyi paylaşmadan alana soru gönderebilir ve çalışma grubunun destek mesajlarına ulaşabilir. Ayrıca mesajlara verilen yanıtlar konusunda da özel bir duruşa ihtiyaç bulunmaktadır. Yanıtlar katılımcıyı yönlendirmez ve kişisel öğütler verilmez, başarı vaat edilmez, yargılanmaz ve ayrımcılık uygulanmaz. Her durumda mutlaka bir avukata başvurmasının önemi vurgulanır.

 

Projeye ilgi nasıl?

 

 

Proje büyük ilgi gördü. Şimdi 11. ay itibariyle bugün dikkate alınarak 328 mesaj yazılmış ve bu mesajlar bir milyondan fazla olmak üzere okunmuştur. Her mesajın ortalama okunma sayısı üç bin civarında. Bu sayısal veriler kadınların tek tek yaşadıkları sorunların aslında kocaman bir sorunun parçası olduğu gerçeğini ortaya çıkardı. Sorun yaşayan kadınların yalnız olmadıklarını ortaya çıkardı. Dahası kadınların aynı sorunu ne kadar çok sıklıkla ve yaygın olarak yaşadıklarını ortaya çıkardı. Kadınların hukuksal sorunlarının ortak yönlerini ve kişiye özgü özelliklerinin görülmesini sağladı.

 

 

Yazılan mesajların alanda kalması ve başka okuyucular tarafından takip edilmesi aynı zamanda ciddi bir kadın hakları eğitimine de yol açtı. Böylece yasalar ve haklar dokunulabilir ve yaşanabilir, anlaşılabilir hale geldi.

 

 

Katılımcılar yazılan mesajlar nedeniyle hukuka aykırılıklar konusunda farkındalık geliştirdi ve doğrusu hukukçuların dikkatini yaşanan ihlallere doğru yöneltti. Yani karşılıklı ve olumlu bir etkileşim ortamının sağlandığını düşünüyorum.

 

Siteye mesaj yazan kadınların genel olarak sordukları sorular neler? Kadınlar hangi konularda hukuki yardıma ihtiyaç duyuyor?
 

Gelen mesajların aslında özel bir istatistikî çalışmaya veri oluşturduğunu düşünüyorum. Böyle bir çalışma yapıldığında daha güvenilir sonuçlara ulaşmak olanaklı olabilecek.

 

 

Fakat genel olarak neredeyse tüm kadın sorunları alanlarından sıklıkla soru geldiğini gözlemliyoruz.

 

 

Öncelikle boşanma, davanın nasıl açılacağı, boşanma sebepleri, dava süreci, nafaka, velayet, mal rejimi, şiddet durumunda başvurulabilecek olanaklar, şiddetin raporlanması, çocukla kişisel ilişki, yurtdışında yaşayan kadınların hukuksal sorunları, evlenince işten ayrılma, işyerinde yaşanan taciz, seks işçiliğine zorlanma, kuma sorunu, çocuğun soyadı, evlat edinme ve pek çok konuda mesaj yazılmıştır.

 

 

Yine hukuku zorlayan ve hukukun gelişmesine yol açacak sorular da sitemize geldi. Mesela son sorulardan birisi, evlenince eşinin nüfus hanesine geçmek istemeyen bir kadının sorusuydu. Yani eşim benim nüfus haneme geçmek istiyor diyordu soruda. Aslında kadının eşinin soyadını almasıyla ilgili çok önemli ve ciddi bir sorunu gündeme getirdi. Yani kadınlar ne yaşıyorsa aynen buraya yansıdı diyebilirim. Tabii bu bizi de geliştiriyor, karşılıklı öğreniyoruz. Yine nüfus kaydının erkek üzerinden yürümesi konusu, hukukçuları yönlendirebilecek bir konu. Yine bekar kadınların evlat edinmek istediklerinde yaşadıkları sorunlar siteye yansıdı. Bununla ilgili bir davanın yürüdüğünü biliyoruz. Kadınların evlilik sırasında soyadlarını kullanmasıyla ilgili yoğun talep var.

 

Konu açılmışken ben de merak ediyorum bu soyadı meselesini. Bu konuda yeni yasal düzenlemelerle eşinin soyadının yanı sıra kendi soyadını da kullanabiliyorsun fakat bu konuda hukuki haklar neler ya da bunlara ilişkin dava var mı?

 

 

Şimdi bu konudaki mevcut yasal düzenlemeye göre evlenen kadın eşinin soyadını almak zorunda. Ek olarak önceki soyadını da birlikte kullanabilir. Kadının erkekten farklı olarak soyadını değiştirmek zorunda kalması bize göre ayrımcılıktır ve makul bir gerekçesi olmadığı gibi taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelere de aykırılık oluşturmaktadır.

 

 

Bu konuda birçok dava açılmış ve dava Anayasa Mahkemesi’nce de tartışılmıştır. Fakat tüm eşitlikçi ve ayrımcılık karşıtı güvencelere rağmen iç hukukta, bu aykırılık giderilememiştir. Konu, Ayten Tekeli-Türkiye davası ile A.İ.H.M’e taşınmış ve evlenen kadının evlilik öncesindeki soyadını tek başına kullanması gerektiğine karar verilmiş ve Türkiye mahkum edilmiştir. Bu karara dayanarak Ayten Tekeli tek başına evlilik öncesi soyadını kullanma hakkını elde etmiştir.

 

 

Mahkemenin bu kararına rağmen iç hukukta gerekli düzenlemeler bugüne kadar yapılmamış ancak bireysel başvurular durumunda bu hakkın fiilen kullanılması mümkün olmuştur.

 

 

Ancak kararlılık gösteren kadınlar nüfustan bu taleplerini açıkça kullanabildiler ve buna uygun yeni nüfus cüzdanları edinebildiler. Yani mevcut durum taraf olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ve Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesine açıkça aykırıdır.

 

Şu anda yeni anayasa tartışmaları gündemde. Yapılan yasal düzenlemeler bizlerin hayatlarını yakından ilgilendiriyor fakat biz tartışmaları kıyısından köşesinden öğrenebiliyoruz. Yasal haklarımızı genel olarak bilmiyoruz ve doğallığında da kullanamıyoruz. Bir de çıkan yasalar ne kadar ilerici olursa olsun uygulamayla ilgili sorunlar devam ediyor. Yani yasa kağıt üzerinde kalıyor. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?

 

 

Yasalar çok önemli elbette, yasal olanakları ve sınırları belirlemektedir. Ama olanaklar kullanılmıyorsa fiilen hiçbir anlamı da yoktur. Türkiye, genel anlamıyla yasal düzenlemelerini -bazı konular hariç- büyük ölçüde halletmiş, eşitlik ilkesini sağlamış bir ülke gibi görünüyor. Oysa sorunlar var. Eşitlik ve ayrımcılık yasağı fiilen gerçekleşmiyor, yani sonuçlarda eşitlik sağlanmış durumda değil.

 

 

Sorunlar büyük ölçüde işleyiş ve zihniyetle ilgili. Bu alandaki ilerleme yasaların çıkarılış hızına uyum sağlamadığında, hukukun sağlayacağı sonuçlara talep konusunda ilgisizlik ve umutsuzluk ortaya çıkabilir. Oysa işleyişle ve zihniyetle ilgili sorunları hükümetler duymak zorunda ve onunla ilgili yükümlülüklerini yerine getirmek zorunda. Mesela aile içi şiddetle ilgili bir koruma yasamız var bizim. Eğer bu kanunu etkin olarak kullanamıyorsak, mahkemelere gittiğimizde hemen karar alamıyorsak, duruşma günü veriliyorsa, koruma kararı için ille darp raporu isteniyorsa veya resmi evlilik yok diye koruma kararı verilmiyorsa; kadınlara şiddetten korunma hakkını umut olarak söylemekte zorlanabiliriz. Oysa bunun için çalışmak ve daha fazla enerji tüketmek zorundayız. Yasaların çıkması çok önemli bir işleve sahip ama önemli olan onun uygulanabilirlik koşullarının oluşturulması.

 

 

Hükümetlerin uluslararası sözleşmeler karşısında bir yükümlülüğü var, bu yükümlülük sadece yurttaşların haklarının ihlal etmemek değil, yurttaşların temel haklarının yaşanabilir bir ortamda gerçekleşmesi için pozitif bir yükümlülüklerini de içermektedir. Bizdeki hükümetlerin en büyük problemi budur. Hakların kullanılması için uygun ortam hazırlanmamaktadır.

 

İnternetten verdiğiniz gönüllü destek ve çaba çok önemli fakat internet kullananlar daha çok kentli ve eğitimli kesim. Yani sorun yaşayan, eğitimsiz, internet kullanıcısı olmayan onlarca kadın bu olanaklardan yararlanamıyor. Aslında bu birkaç vicdan sahibi, gönüllü hukukçunun değil de devletin görevi değil mi? Bu konuda neler söyleyeceksiniz?

 

 

Dediğiniz çok doğru. KAHDEM olarak ulaşılabilen hedef kitle daha çok kentli ve bilgisayar kullanabilen kadınlar. Bir hukuk sitesi olarak tüm kadınlara bu desteği ulaştırabilmek doğal olarak bizim gücümüzü aşan bir durum. Az önce söylediğim sorunun önemli bir parçası da bu. Yani yaşanılabilir, hakların kullanılabildiği bir ortamın yaratılması devletin yükümlülüğü. Adalete ulaşmada engelleri ortadan kaldırmak ve bu mekanizmayı etkin hale getirmek, bunun için adli yardım kurumuna gitmeden önceki aşamada da yurttaşların haklarını öğrenebilir durumda olması lazım. Bu nedenle kadınlara kolaylıkla ulaşabileceği ortamlar ve araçlar oluşturmak zorunda.

 

 

Kadın Danışma Merkezleri bunlardan biri olabilir, sığınma evleri ihtiyacı karşılanabilir, broşürler çıkarılarak kadınlara hakları anlatılabilir. Okullardan başlayarak kadın hakları, insan hakları eğitiminin bir parçası olarak algılanıp yaygınlaştırılması gerekir. Ama dediğiniz gibi hükümetlerin yapmadığı şeyi sivil toplum örgütleri gönüllü bir biçimde yapmaya çalışıyor maalesef. Hükümetlerin ayıbının bir parça kaldırılması anlamına geliyor bu ama bu da yetmez.

 

 

Kadın sorunu çok ciddi bir insan hakları sorunudur ve buna ilişkin hükümetlerin, devletin karar alması, bir şeyler lazım. Herhangi birisi değil nüfusun yarısı kadın, 35 milyon insanın çok ciddi insan hakları sorunu var. Tüm bunlar insan hakları eğitimiyle, hayatın buna uygun düzenlenmesiyle çözülmezse çok uzun yıllar bu şekilde devam edecek. Çözümü zamana bırakamayız. Bu iyi bir geleceği çok uzaklara teslim etmek demektir. Zamana yardımcı olmak gerek.

 

Siteden sonra şimdi de bir dernek kurma aşamasındasınız. Bu aşamaya nasıl geldiniz, neler yapmayı planlıyorsunuz?

 

 

İnternetin çok önemli bir araç olduğunun farkındayız ve KAHDEM çalışması devam edecek. Biz şunu gördük, kadınların aslında yüzyüze görüşmeye ve destek almaya da ihtiyaçları var.

 

 

Aslında hukuk konusunda, kadın haklarıyla ilgilenen sivil toplum örgütlenmesi bu ülkede daha çok ihtiyaç var. Bunun tamamlanması için, kadın hakları konusunda söz söyleyebilecek, taraf olabilecek, takip edebilecek, aynı zamanda da kadınlara danışma ve destek sunabilecek bir derneğe ihtiyaç duyulduğunu gördük. Ve biz KAHDEM ekibi ve destekçileri olarak bir dernekleşme sürecine girdik. Bu dernek gerçekleşirse internette kurulan desteğin yüz yüze görüşme sağlaması konusunda önemli bir adım atmış olacağız. Bu da kadınlara daha yakın olma olanağı sağlayacak. Kadın Hakları aktivistlerinin söyleyecek çok sözleri, yapacak çok işleri olduğunu düşünüyorum.

 

Derneği oluştururken destek aldığınız bir kurum var mı? İşleyiş olarak nasıl bir biçim düşünüyorsunuz?

 

 

Sivil toplum örgütlerinin en büyük sorunları mali sorunlar, bunu baştan görmek lazım. Amaçlarımız çok açık ve net ama yöntem konusu tamamen olanaklara bağlı olan bir şey. Olanakların ne getireceği konusunda şimdiden bir şey söyleyemiyorum. Birçok proje için fonlar bulunur, bunlardan yararlanılır fakat sivil toplum örgütlerinin kendilerini sürdürebilmeleri için fonlara bağlı olmaktan daha öte çok ciddi bir gönüllü desteğine ihtiyacı var. Belki de derneğimizin yapması gereken budur. Şu anda yolun çok başındayız o nedenle bilemiyoruz ama niyet ve istek kendi finansal kaynaklarını kendi gönüllülerinden sağlayabilen ve gönüllülerle derneğin ilişkilerinin sıkı olduğu bir örgütlenme biçimi düşünüyoruz. Hayalimiz bu. Bir bağımlılık ilişkisi oluyor diğer türlüsü. Proje bitince kurumun da varlığı ortadan kalkıyor. Oysa bu tür kurumların kadınlara bir umut verdiğini düşünüyorum, bu umudun kırılmaması gerekiyor. O nedenle sürdürebilirliğini fona bağlamamak gerekiyor.

 

Sadece İstanbul’da mı faaliyet yürütecek, başka illerde benzer bir proje var mı?

 

Şu an için İstanbul merkezli ama gelişmelere göre başka yerlerde de şubeler olabilir tabii ki.

 

http://www.turkhukuksitesi.com/kadin_haklari.php

 

 

Bu alanda hukuki destek sorularının gönderilmemesini rica ediyoruz.
Maille gönderilen hukuki destek kapsamındaki sorular yanıtlanmamaktadır.

Kapat